Gönder

POZİTİF DÜŞÜNCE BİÇİMİ HAYATIMIZI NASIL ETKİLER?

Editör: Medya27
Yayın : 1 Ocak 2023 09:00
Güncelleme : 27 Mart 2023 23:30


Pozitif düşünce biçimi psikolojimizi nasıl etkiler, her koşulda olumlu düşünebilmek mümkün müdür, olumsuz olaylar yaşadığımızda kendimizi pozitife çekebilmeyi nasıl başarırız?

Gazeteci-Yazar FERAH UZUNDURUKAN;


Dünyaya geldiğimiz andan itibaren beynimiz dolmaya başlar. Zamanla her birey kendine özgü bir düşünce şekli oluşturur. Kendi düşüncelerimize ilaveten zaman içinde ilk başta ebeveynlerimiz ve sonrasında da yakın çevre ve toplumun da düşünce şeklini alırız. Saf bir şekilde doğan beynimiz böylelikle bir sürü uyaranla dolmaya başlar.

Bizler de düşüncelerimizi birtakım kalıplara sokmaya çalışırız. Düşünceler konusunda esas olan kendi fikrimizi önceliğimiz kabul etmek ve olaylara her açıdan bakabilmeyi başarabilmektir. Bakış açımızı da olumlu yönde tutmak, pozitif anlamda geliştirebilmek de büyük önem taşır. Olumlu düşünebilmemizin bana göre en büyük koşullarından biri ise "an" da kalabilmektir.


Özellikle şimdiki zamanda kalabilmenin son derece güç olmaya başladığı, yaşam şartlarının zorlaştığı günümüzde pozitif düşünebilmek de büyük bir başarı gerektirmektedir.

Aile Danışmanı ve Psikolog Dr. Volkan Öztürk pozitif düşünce gücünün insan beyni ile olan ilgisini şu şekilde ele alıyor:

PSİKOLOG DR. VOLKAN ÖZTÜRK

POZİTİF DÜŞÜNCENİN 'KENDİ EVRENİMİZ'DE YARATACAĞI DEVRİM

 

Hepimiz günlük hayatımızda sorunlarla karşılaşıyoruz. Kimi zaman aşk acısı çekiyoruz, kimi zaman çocuklarımızla, işle ya da iş arkadaşlarımızla ilgili sorunlar yaşıyor, hedeflerimize ulaşamıyoruz. Yaşadığımız sorunları bir arkadaşımıza anlattığımızda ilk gelen yanıt ‘pozitif düşün, olumlu ol’ oluyor.

Bazen arkadaşlarımızın bu yanıtları bizi daha fazla gerebiliyor. Biliyoruz ki çoğu zaman ‘bu kadar sorun karşısında nasıl pozitif olabilirim’ diyorsunuz. Hatta arkadaşınıza içinizden kızıyorsunuz. Bilmelisiniz ki arkadaşınız bu işin uzmanı değil ama farkında olarak ya da olmayarak, size harika bir tavsiyede bulunuyor. Evet doğru, olumlu olmak, pozitif kalmak gerçekten çok önemlidir. Peki bu klişeleşmiş sözün bu kadar önemli olmasının nedeni ne?

Gelin size bunu bilimsel içerikleriyle anlatalım;
Son yıllarda hepimizin bildiği bir akım var. ‘Evrene yollamak’. Hatta bununla ilgili bazı kitaplar çıkmıştır, çok da popüler olmuştur. Bazı insanlar bu akımı pazarlayarak zengin olmuşlardır. Bu konu o kadar popüler olmuştur ki buna dair komedyenlerin skeçleri bile vardır. Peki bu evrene yollama tekniği nasıl işliyor? Şöyle; istediğiniz bir şey olduğunda o isteğinizi evrene yolluyorsunuz ve evren size istediğinizi veriyor.

İstediğiniz şeyle ilgili son derece olumlu düşünüyorsunuz, o isteğe pozitif bağlanıyorsunuz ve gerçekleştiğinde ‘evet evren bana istediğimi verdi’ diye düşünüp bu inanca sıkı sıkı sarılıyorsunuz.

Temel işleyiş bu şekilde. Bu noktada kendimize sormamız gereken soru şu; saniyede 300 bin kilometre hızla, evrenin 93 milyar yıl yolculuk yaptığınızda evrenin çapını tamamlayabiiyorken, bu devasa yapının gerçekten sizin istediğiniz şeyle ilgilendiğini mi düşünüyorsunuz?

Pek mümkün görümüyor. Eminim içinizde ‘ben bunu denedim, evrene güzel mesajlar yolladım ve istediklerim gerçekleşti, böyle bir şey yoksa bu nasıl mümkün oldu?’ diyenleriniz vardır. Bu sorunun cevabı çok basit; sizler o istekleri evrene göndermiyorsunuz.

O istekleri kendi bilincinize ve bilinçaltınıza gönderiyorsunuz. Bir diğer ifadeyle, o istekleri kendinize gönderiyorsunuz. Aslında buradaki özne ‘evren’ değil ‘siz’ oluyorsunuz. O istekleri kendi ‘zihinsel evreninize’ yolluyorsunuz ve düşünsel evreniniz sizi o istekler doğrultusunda yönlendiriyor. Peki bu işleyiş nasıl oluyor?

Bizim davranışlarımızı, eğilimlerimizi ve düşüncelerimizi, bilincimiz ve bilinçaltımız belirler. Bilinçaltı öyle karmaşık ve öyle derindir ki buradaki karmaşa sizi doğru yola da yönlendirebilir yanlış yola da. Bizler bir şey istediğimizde, o isteğimize ulaşmamızı sağlayan şey sadece bilincimiz değil aynı zamanda bilinçaltımızdır.

Örnek verelim.

Bir tekne istediğimizi düşünelim. Tekne istediğimizde, evet bunu bilinç düzeyinde istiyoruz, doğru. Ancak biz bunu istediğimizde, kendi bilinçaltımızı istem dışı olarak kodluyoruz. Bu noktadan itibaren sadece bilincimiz değil bilinçaltımız da bizim düşüncelerimize, davranışlarımıza ve eğilimlerimize etki ediyor. Biz farkında bile olmadan her düşünce, eğilim ve davranışımız, o tekneyi alma ihtimalimizi arttıracak doğrultuda oluşuyor. Böylece o tekneye sahip olabiliyoruz. Hatta size küçük bir sır verelim. Hipnoterapilerde de aslında buna benzer bir mantığı kullanıyoruz, kodlamalarla bilinci yönlendiriyoruz. Şimdi teknemize geri dönelim. Mademki tekneye ulaşmak bu kadar kolay, niçin herkesin teknesi yok? Bu sorunun cevabı çok basit; cevap bu yazının da konusu olan ‘olumlu düşünme’ ve ‘pozitif yaklaşım’da gizli.


Aydınlanma çağı, felsefi anlamda ‘akıl’ ile ilgili çok önemli bir olguyu bize öğretti; ‘Akıl, hesap yapıcı akıldır’. Bizim aklımız, sürekli hesap yapar. Hiçbir bilgisayarda olmayan işlemciye sahip olan beynimiz, hesap yapmakla da kalmaz, hesaplar üzerinden yorum yapar. Biz, çoğu zaman bunların farkında bile olmayız.

Beynimiz hesap yaparken, bunun farkında bile olmadığımızı size hamen kanıtlayalım. Şu an ayağa kalkıp yürümeye başlayın. Siz sadece yürüme eylemini gerçekleştirdiğinizi düşünürsünüz. Ancak beyniniz o yürüme eylemini gerçekleştirebilmeniz için önce milyonlarca sinaps etkileşimi oluşturur, yer çekimini hesaplar, ivmenin ne olacağını, hangi kasların kasılacağını, dengede durmanın nasıl mümkün olabileceğini, kan basıncının kalkıp yürümeye uygun olup olmadığını vb. gibi milyonlarca hesap yapar, yorumlar ve eylemi gerçekleştirir. Peki siz bunca hesabın farkında mısınız? Hayır, siz sadece kalkıp yürüyorsunuz, hepsi bu. İşte bu son derece basit örnekle, beynin siz farkında değilken sürekli hesaplar yapıp sizi yönlendirdiğini kanıtlamış olduk. Artık ikna oldunuz. Şimdi gelelim olumlu düşünmenin, pozitif olmanın tüm bunlarla ilgisine.


Tekne örneğimizden hareket edelim. Bazı insanlar o tekneyi ister ve alır, bazı insanlar ise alamazlar. Bunun temel sebebi, alabilen insanların tekne almaya yönelik ‘olumlu düşünmeleri’, ‘pozitif kalmaları’ durumlarındaki korelasyondur. Tekneyi almak istediğinizde, bunu başarabileceğinize olan inancınız, bu konudaki pozitif yaklaşımınız, bunu başarabileceğinize dair olumlu tutumunuz, bilinçaltınızda kodlanır.

Bu kodlama ile beyniniz hesap yapar, gerekli olan motivasyonun daha da artmasını sağlayacak olan hormonları salgılar ve pozitif durumunuz daha da kemikleşir. Siz farkında olmadan beyniniz sürekli hesap yapar (az önce kanıtlamıştık), motivasyon çerçevesinde o tekneye ulaşmayı sağlayacak davranışlara ve düşünsel yapıya, siz farkında bile olmadan sizi yönlendirir. Bu noktada sizin dışarıya yansıttığınız benliğiniz, çok daha takdir gören, başarılı, azimli, kararlı yapıya bürünür.

Bu durumda artık tek ihtiyacınız olan şey, zamandır. Bir de tekneyi isteyip alamayanlara bakalım. Bu insanlar sadece o tekneyi isterler, kendilerine güvenmezler, nasıl olsa ben yapamam duygusu hakimdir. Yani ‘olumlu düşünce’den, ‘pozitif yaklaşım’dan uzaktırlar. Bu noktada bilinçaltlarını olumlu kodlayamaz, aksine yapacak motivasyonu olmadıkları için olumsuz kodlarlar. Beyinleri hesap yapar, motivasyonun olmadığını çözümler ve davranışları ona göre yönlendirir. Dolayısıyla daha da başarısız, her zaman şikayet eden insanlar olurlar.

İşte olumlu düşünmek, pozitif olmak bu nedenle çok ama çok önemlidir. Olumlu düşünerek ve pozitif olarak her şeye sahip olabilirsiniz. Aynı şey sağlık alanında da söz konusudur. Hasta olduğunuzda, o hastalığa dair pozitif yaklaşımınız ve olumlu olmanız, beyninizin hastalığa direnç konusunda kodlanmasına ve onunla savaşta çok daha etkin olabilmesine yardımcı olacaktır. Söz gelimi kanserle savaşmada kullanılan T hücresi terapilerini ele alalım. Çeşitli kanser türlerine yönelik CAR-T tedavisindeki T hücrelerinin mutluluk hormonuyla ilişkili olabileceği düşünülüyor. Görüldüğü gibi olumlu düşünmek, pozitif olmak, her açıdan pesimist yaklaşımlardan çok daha güzel şeyleri ortaya çıkarıyor.


Tüm bu açıklamalardan sonra aklınızda başka bir soru belirmiş olabilir. ‘Her an pozitif olmak mümkün mü?’. Açıkça söyleyelim. ‘Hayır’. Kimse 24 saatin her anında sürekli pozitif olamaz. Sizin pozitif olup olmamanız sadece salt psikolojinize de bağlı değildir. Acıkırsınız kan şekeriniz düşebilir, enerjiniz olmaz ve bu durumda kendinizi iyi hissetmezsiniz, bir kayıp yaşarsınız pozitif düşünmeniz imkansızlaşır. Elbette her an olumlu kalamazsınız. Önemli olan şey genel tavrımızın ve düşünce şeklimizin, yapımızın olumlu olmasıdır. Aksi halde vücut tıbben aralıksız serotonin ya da dopamin üretemez, bu mümkün değildir.

Özellikle yapmanız gereken şey, olumsuz bir durumla karşılaştığımızda, o duruma dair olumlu olabilecek bir yaklaşımda bulunmanızdır. Durumun olumsuz yanlarından ziyade olumlu yanlarına odaklanmanız, olumlu yan yoksa ‘b’ planları yaparak kendinizi yenilemeniz ve sizi rahatlattığını düşündüğünüz eylemleri (hobileriniz) o dönemlerde daha sık yapmanız, sizin yine daha olumlu ve pozitif kalmanızı sağlayacaktır. Biliyoruz ki o dönemlerde bunları yapmanız biraz zor olur ancak zorluk çekilmeden elde edilen şeyler değersizdir. Kendinizi pozitif kalmak için bu saydıklarımızı yapmaya zorlamanız gerekiyor.

Sonuç olarak, aslında herhangi bir başarıyı elde etmenizi sağlayan şey, evren ya da sizin dışınızdaki şeyler değildir. Yukarıda kanıtladığımız gibi, kendinize güvendiğiniz, her şeyden önce pozitif ve olumlu düşündüğünüz sürece başaramayacağınız hiçbir şey yoktur. Siz kendi başınıza koca bir evrensiniz, kendinize, kendi gücünüze inanın, kendinize güvenin, ne kadar özel olduğunuzun farkına varın, gücü kendinizde arayın, potansiyelinizi açığa çıkarın.

Tüm bunların kilit noktası ise gösterdiğimiz gibi olumlu düşünmek ve pozitif olmaktır.

Bir Yorum Bırakın

Popüler Yazılar

Deniz Şaşmaz yazdı...

BAŞKAN YILMAZ’DAN ÖRNEK DAVRANIŞ

SOKAĞA ÇIKMA KISITLAMALARINI BÜYÜKŞEHİR FIRSATA ÇEVİRDİ

ALTUNKAYA ÇOK FARKLI

Rektör Şehmus Demir basın ile bir araya geldi

ALTUNKAYA ÇOK FARKLI

FADILOĞLU: “MİLLETİMİZİN İRADESİNDEN DAHA BÜYÜK BİR İRADE TANIMIYORUM”

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Rum kesiminin füze savunma sistemini güçlendirmesine tepki gösterdi

KONUKOĞLU AİLESİNİN ACI GÜNÜ - Vefat

Gaziantep’te eşini öldüren madde bağımlısı koca tutuklandı

BİR YILLIK MAAŞIMI DEPREMZEDELERE BAĞIŞLAYACAĞIM

SON İL GENEL MECLİS BAŞKANI MİLLETVEKİLLİĞİ İÇİN ADIMINI ATTI

Gaziantep’te eşini öldüren madde bağımlısı koca tutuklandı

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Rum kesiminin füze savunma sistemini güçlendirmesine tepki gösterdi

BHA GENEL MÜDÜRÜ BELLİ OLDU

Nöbetçi Eczaneler

27 Temmuz 2024 Cumartesi Günü Nöbetçi Eczaneler

TAKIMLAR O G B M A Y AV P
Adana Demir 0 0 0 0 0 0 0 0
Antalyaspor 0 0 0 0 0 0 0 0
Hatayspor 0 0 0 0 0 0 0 0
Beşiktaş 0 0 0 0 0 0 0 0
Alanyaspor 0 0 0 0 0 0 0 0
Rizespor 0 0 0 0 0 0 0 0
Eyüpspor 0 0 0 0 0 0 0 0
Fenarbahçe 0 0 0 0 0 0 0 0
Galatasaray 0 0 0 0 0 0 0 0
Gaziantep FK 0 0 0 0 0 0 0 0
Göztepe 0 0 0 0 0 0 0 0
Kasımpaşa 0 0 0 0 0 0 0 0
Konyaspor 0 0 0 0 0 0 0 0
Kayserispor 0 0 0 0 0 0 0 0
Başakşehir 0 0 0 0 0 0 0 0
Samsunspor 0 0 0 0 0 0 0 0
Bodrum FK 0 0 0 0 0 0 0 0
Sivasspor 0 0 0 0 0 0 0 0
Trabzonspor 0 0 0 0 0 0 0 0
TAKIMLAR O G B M A Y AV P
Adanaspor 0 0 0 0 0 0 0 0
Iğdır FK 0 0 0 0 0 0 0 0
Amed Sportif F. 0 0 0 0 0 0 0 0
A. Keçiörengücü 0 0 0 0 0 0 0 0
Boluspor 0 0 0 0 0 0 0 0
Ümraniyespor 0 0 0 0 0 0 0 0
Çorum Fk 0 0 0 0 0 0 0 0
Erzurumspor FK 0 0 0 0 0 0 0 0
Erokspor 0 0 0 0 0 0 0 0
F. Karagümrük 0 0 0 0 0 0 0 0
Gençlerbirliği 0 0 0 0 0 0 0 0
İstanbulspor 0 0 0 0 0 0 0 0
Kocaelispor 0 0 0 0 0 0 0 0
Manisa FK 0 0 0 0 0 0 0 0
Ankaragücü 0 0 0 0 0 0 0 0
Pendikspor 0 0 0 0 0 0 0 0
Sakaryaspor 0 0 0 0 0 0 0 0
Şanlıurfaspor 0 0 0 0 0 0 0 0